Fahrettin ALİŞAR
WikiLeaks sitesinin kurucusu Julian Assange; Amerikan diplomatlarının kriptolarını yayınlayarak, dünyayı sallamayı başardı. Bu sitenin kurucusu: “Belgeler anlaşılsın diye yavaş yavaş yayınlayacağız. Onca belgeyi bir anda vermek, içeriğin önemi açısından büyük haksızlık olurdu” dedi. WikiLeaks’in açıklayacağı belgeler arasında toplam 7918 Türkiye mahreçli kripto yer alıyor. 577’si ‘gizli’, 3298’i ‘tasnif edilmiş’, geri kalanı da “gizli olmayan” belge. Amerikan kriptolarını açıklayarak yine dünya gündemini belirleyen Avustralya doğumlu Julian Assange’nin nerede olduğu bilinmiyor.
Bir süre önce Afganistan ve Irak işgalinin gizli belgeleri ortaya çıkmıştı. Belgeler yüzlerce sivilin ölümünün dünya kamuoyundan büyük bir ustalıkla gizlendiğini ortaya çıkarmıştı. ABD hükümetinin ve diğer kuruluşların görev suiistimallerine ilişkin belgeleri kamuoyuna duyuran WikiLeaks internet sitesi, ABD ordusunun Irak ve Afganistan savaşlarına ilişkin yaklaşık 91 bin belgeyi yayınlamıştı. Aynı sitenin bu kez yayınladığı belgeler bunun yaklaşık üç katı ve bütün dünyayı kapsıyor. Bazı çevrelerin “Diplomasinin 11 Eylül”ü olarak nitelendirdiği bu belgeler, bütün dünyada bir gürültü koparmayı başardı.
WikiLeaks’in açıkladığı belgeleri Türk kamuoyunun doğru okuduğu kanaatinde değilim! Bu belgeleri doğru okumak için şu sorulara cevap aramamız gerekir:
1.Yüz binlerce belgeyi kim ya da kimler, nasıl sızdırmış olabilir?
2.Bu gerçekte bir sızma mıdır, yoksa bilinçli bir sızdırma mıdır?
3.Yayınlanan belgeler Amerikan devletinin kendi arasındaki bir iç hesaplaşmanın ürünü müdür?
4.Belgelerin yayınlanması zamanla açısından Kuzey Kore ile Güney Kore arasında meydana gelen son çatışma ya da gerilimle bir ilgisi var mıdır?
5.Yayınlanan belgelerin çok önemli bir kısmının Türkiye odaklı olarak servis edilen belgeler olması, tesadüf müdür?
6.Belgelerde İsrail’i sıkıntıya sokacak hiçbir belgenin olmamasının bir anlamı olabilir mi?
7.Bu belgeler küçük, amatör ve meraklı grupların yapabileceği bir iş midir?
8.Yayınlanan belgelerle ABD, dünyaya yeni bir mesaj mı vermiş olmaktadır? ABD, bu belgeleri bilinçli olarak yayınlatarak rahatsızlık duyduğu konularda dünya kamuoyunu ve liderlerini yönlendirmek mi istiyor?
Sorular elbette bu kadarla sınırlandırılamaz. Bu sorulara doğru cevaplar ararsak, bu belgeleri servis olayını doğru okuyabiliriz. Bu olayda ABD; dünyaya, özellikle de Ortadoğu’ya düzen verme hareketinin bir parçası olarak WikiLeaks internet aracını kullanmıştır.
ABD ile WikiLeaks el ele vererek İsrail’i de kayıracak biçimde bir belge sızdırması yapmışlardır. Batı’da var olan demokrasiden dolayı, ABD’nin kıytırık bir internet sitesine güç yetiremediği ya da, İngiltere’nin WikiLeaks’ı koruduğundan dolayı, ABD’nin belge sızdırma olayına seyirci kaldığı görüşü, koskoca bir palavradan başka bir şey değildir.
Bütün bunlar; sızdırılan belgelerin etkisini güçlendirmek için düzenlenmiş oyundur. Hele hele işine gelmediğini inkar etmekte usta olan Amerikan tarafının, bu belgelerin gerçek olduğunu kabul etmesi, işin etkisini daha da artırmaya yöneliktir.
WikiLeaks’in yayımladığı belgelerin sayısal olarak ABD dışında en fazla Türkiye ile ilgili olması da dikkat çekicidir. Demek ki karşımızdaki ittifak; yani WikiLeaks-Pentagon-İsrail; bu belge operasyonu ile Türkiye’ye bir çekidüzen vermeyi düşünmüştür. Erken hedef veya ilk hedef bu gözükmektedir. Türkiye’ye yönelik belgelerin niteliği ortadadır: AKP hükümetini etkileyerek, kıstırırarak yönlendirmek...
Dikkat çeken iki husus daha bulunmaktadır: Birincisi; Türkiye’nin Ortadoğu’daki etkinliğini kıracak biçimde bölgede ve hükümet içinde bunalım çıkartmak. İkincisi de Türkiye’nin İsrail politikasını değiştirmesi için baskı yapmaktır.
Türkiye’nin İsrail karşıtı tutumunun; ABD’deki Yahudi lobisindeki rahatsızlığının artık doruğa çıktığı görülmektedir ki, işaret verilmiştir... İsviçre bankalarında gizli hesap işi ile Türkiye Başbakanına bir sopa gösterilmektedir.
WikiLeaks’ı doğru okuyalım! WikiLeaks’in açıkladığı belgeleri dünya kamuoyuna servis etme işini, “WikiLeaks-Amerika-İsrail” işbirliği yapmıştır. Bu üçlü işbirliğinin başını da Yahudi lobisi çekmektedir. ABD’nin zaafını bile zafere dönüştüren Yahudi Lobisinin, dünya için nedenli tehlikeli bir güç olduğu, bu olayda bir kez daha görülmüştür.
Bugün 80124 ziyaretçi (151265 klik) kişi burdaydı!