Çalı Dergisi - Gülay Mermer
   
DERGİ
  Kapak
  BAŞ YAZI
  Bülent Sirkeci
  KÖŞE YAZARLARI
  Erdoğan Baysal
  Fahrettin Alişar
  Yusuf Dülger
  Dursun Özden
  Eşref Ural
  Meliha Kar
  İsmail Detseli
  Recai Şeyhoğlu
  Dündar Aydoğdu
  Ahmet Kuş
  ŞAİRLER
  İdris Yalçın
  Nükhet Hürmeriç
  Çiğdem Bal
  Emre Öztürk
  Feryal Önal
  Tuncay Akdağ
  Zeynep Çayır
  Hakan Sürsal
  Ahmet Uysal
  Gülizar Söğütçü
  Erkan Ezbiderli
  Mehmet Kuvvet
  Leyla Işık
  Reyhan Sur
  ÖYKÜCÜ
  Z.Oğuz
  Ayşe Korkmaz
  Hatice Oya Kuzgun
  Hediye Emiroğlu
  GEZİ YAZISI
  Dr. Muammer Ulutürk
  ANI
  SÖYLEŞİ
  Gülay Mermer
  ESER TANITIMI
  Zeki Oğuz'un Eserleri
  A.Korkmaz
  OBJEKTİFTEN
  Zeki Oğuz Fotoğrafları
  Ziyaretçi Defteri
  DOST SİTELER
  Türkçemiz
  Ar-hez Tanıtım

Duyuru Panosu
SİTEMİZDE YAYINLANMASI İSTEDİĞİNİZ ÜRÜNLERİNİZİ oguzzeki@hotmail.com ADRESİNE GÖNDEREBİLİRSİNİZ





Sedef Saplı Bıçak Miço

Konya Kabadayılarından Kürt Mıço ve o dönemde Konya’ya sürgüne gönderilen Yılmaz Güney’i anlatan, öyküleme tarzı ile yazılmış gazeteci-yazar Zeki Oğuz’un ‘’Sedef Saplı Bıçak Miço’’ kitabı yaklaşık bir ay önce çıktı.

1960’larda Konya’da etkin bir şahıs olan Miço aslen Vanlıdır. Konya-Cihanbeyli Günyüzü kasabasına sürülmüş, buradaki yerli Kürtlerle çıkan anlaşmazlıklardan, bir süre ailesiyle Adana’ya taşınmıştır.Adana’da zor koşullar altında yaşayan Mıço, Konya şehir merkezine yerleşir ve kabadayılaşır. Daha sonra da Yılmaz Güney’le tanışır.

Mıço'nun hayatını , 1960’ların Konya’sı ve Yılmaz Güney’in hayatını değiştiren Konya sürgünü anlatan kitap , bu güne kadar pek değinilmemiş konuları içermektedir.

Kitabı hakkında Zeki Oğuz’a bazı sorular yöneltik;
G.M:Öncelikle bize biraz kendinizi tanıtırmısınız?



Z.O: Konya’lı bir yazarım.1968 yılından bu yana başta yerel gazeteler olmak üzere,edebiyat dergilerinde,gezi dergilerinde yazılarım yayınlandı.Edebiyatın değişik dallarında yayınlanmış 18 kitabım var.1990 yılında fotoğrafçılığa başladım.Karma sergilere katıldım,28 kişiles sergi açtım.Konya Çalı Kültür Sanat Dergisini 100 sayı yayınladım.

G.M;Konya’nın eski kabadayılarında,-Bilmiyorum kabadayı kelimesini kullanmam doğru mu?- Mustafa Saldi’nin hayatından esinlenerek …… Kitabını yazdınız. Öncelikle birinin hayatını yazmak , yazarın o kişiden etkilendiğini ve kişiyi önemsediği anlamına gelir. Mustafa Saldi kimdi, onda sizi etkileyen ve bu kitabı yazmaya iten sebep neydi?


Z.O; Kabadayı demen elbette doğru çünkü o insanlar kendilerinden öyle sözedilmesinden hoşlanırlardı.Miço nun kendisine göre bir hayat anlayışı, doğruları vardı.Bir kabadayı olarak bıçak sırtında bir yaşamı vardı.Dostları kadar düşmanları vardı ama futbolla ilgilenecek kadar da hayatın içinde biriydi.Görüştüğümüz sürece tanık oldum ki insanları seven,yardımcı olmaya çalışan bir yapısı vardı.Ayrıca müthiş bir çocuk sevgisi vardı.Çocukların Miçe emmisiydi o. Ayrıca kitabımda sadece Miço’yu değil ondan yola çıkarak 1960 ların Konya’sını da anlatmaya çalıştım.


G:M;Mustafa Saldi nami diyar Miço İle birebir ilişkileriniz oldu, şahsın yaşam tarzı ve kendisini mesleki olarak tanımlaması nasıldı?

Z.O :Kahvehane işletiyordu,geçimini bundan sağlıyordu.Kumar oynayanlardan mano alıyordu.Bunu da hiç saklamıyordu.Kendisine hakaret edilmesine hiç dayanamaz hemen tepki gösterirdi.Canına kastedenleri bağışlayacak kadar da geniş bir yüreği vardı.



G.M;Kabadayılık, tam olarak nedir ? Osmanlı dönemi, Cumhuriyet dönemi ve son 50 yılldır ne gibi değişimlere uğramıştır sizce?
Z.O :Miço’nun şahsında gördüğüm kadarıyla düşkün ve fakire karşı bir iyilik damarı vardı.Böyleleri kahvesine kumar oynamaya gelirse engel oluyordu.Kendilerine has bir dürüstlük anlayışları vardı.Günümüzdeki gibi çek-senet işlerine bulaşmıyorlardı.Bu konuyu özellikle sordum ve bir olayını anlattım,kitapda da geçiyor bu.Bir akrabası alacağını alması için yardımcı olmasını istemiş.Miço yardımcı olmuş,adam karşılığında Miço’ya para teklif etmiş ama Miço’nun tavrı onu azarlamak olmuş.




G.M;Mıço’nun hayatındaki önemlı olaylardan biride Yılmaz Güney’di. Güney’in Konya sürgünü sırasında tanışan bu ikili arasındaki ilişkiyi hakkında neler söyleceksiniz?
Z.O ;Yılmaz Güney’in o dönem kabadayılığa yatkın bir yönü var.Niğde hapishanesinde birlikte yattığı arkadaşları oneriyorlar,Konya’ya gidince Miço’yu bulmasını.Her ikisininde kabadayı ve kürt oluşları arkadaşlıklarının temelini oluşturuyor.Yılmaz Güney’in siyasi yönü hiç ilgilendirmiyor Miço’yu.Sonraki yıllarda da bu arkadaşlık devam ediyor.Y.Güney Miço’nun İstanbul’a gitmesi için çok ısrarcı oluyor ama Miço hiç yanaşmıyor buna.



G.M; Birde Güney sineması var….
Z.O :Miço İstanbul’a gitmek istemeyince sinema açmasını Yılmaz Güney istiyor.Bunda geçmişteki vefa borcunu ödeme isteği de var bana göre.Çünkü Miço ve çevresi iyi sahip çıkmışlardır Güney’e.Güney sinemasını açarlar ama işletemezler,kapatmak zorunda kalırlar.



G. M;Yılmaz Güney sürgünden sonra çok değiştiği belirtilir ama bu güne kadar hiçkimse tam olarak sürgün sırasında neler yaşadığına pek değinmemiştir. Konya’da Yılmaz Güney’e neler yaşamıştır ve yaşadıkları sizce hayatını nasıl değiştirmiştir?
Z.O; Yılmaz Güney’in yaşamı Konya’da Miço’nun çevresi ile kaldığı otel arasındadır.Başka hiçbir kesimle ilişki kurmamış bu altı aylık sürede.Miço’nun anlatımına göre kaldığı otelde sürekli yeni senaryolar yazmıştır Y.Güney. İkisi de cesurdu filmini Miço’nun yaşamından yola çıkarak çekmiştir.Yine Dolav isimli bir film yaparak Miço’nun yaşamını anlatan bir film yapmak istemiş ama Yumurtalık olayı buna izin vermemiştir.

 

   
Bugün 75945 ziyaretçi (146045 klik) kişi burdaydı!
WEBMASTER VE ADMİN: Bülent SİRKECİ 0539 236 72 91 b.sirkeci@hotmail.com Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol